28 Kasım 2016 Pazartesi

AYIN ALBÜMÜ: USTAYA SAYGI

Ustaya saygı koyduk ,yazımızın başlığını çünkü kendi ifadesi ile yaşayan efsane Paul Simon kendi ifadesi ile artık müzik kariyerinin sonuna doğru gidiyor ve gecikmeli de olsa bu sene içinde yayımladığı “Stranger to Stranger “ albümü –her ne kadar artık raf kalmadı ise de biz ustayı daha çok raflardan alan bir kitlenin sevdiğini bildiğimizden aynı terimle devam edelim –raflarda yerini aldı.
Rolling Stones tarafından en değerli söz yazarı ve besteci sıralamasında kendine ilk 100’de yer bulan Paul Simon yayımladığı son albüm ile Billboard albümler listesinde de ilk sırada kendine yer buldu.
Doğaldır ki, Sound of Silence’ı gerçekleştirdiğinde henüz 20’lerinin başlarında olan ve kariyerine 13 stüdyo albümü sığdıran “yaşlı kurt” yaşıtları gibi eski şarkılardan oluşan konserler yerine hala üretimde olduğu için büyük bir saygıyı hakettiği için ve yeni albümüne eleştiri getirmektense geçmişinden bu yana sunduklarının da etkisi ile ortayaş ve üstü tarafından da edinilmesi ile bu sıralama başarısına ulaştı.Ama buna da itiraz etmek yersiz olur,Graceland beklemek de haksızlık olur.
18. İstanbul Caz Festivali sürecinde kendisini canlı canlı Açıkhavada izlediğimizde tarih 19 Temmuz 2011 idi ve bazen hala haftasonları yürüyüşlerimize eşlik eden 2011 albümü So Beautiful or So What’ı da o sene içinde sunmuştu dünyaya.O gece Açıkhava’da olan herkes konser bitmesin istemiş ,ama o zaman da Paul Simon yaşlı bir kurt demişti.
Doğrusu bu yeni albüm So Beautiful or So What değil.
Eğer Stranger to Stranger bir kariyer bitişi albümü ise keşke yer değiştirmiş olsalardı diye düşünüyor insan.Ama geride neler neler var,bunu da bilerek sadece Paul Simon her daim dinlenir,ama belki eskileri daha da çok dinlenir diyoruz.
**
Kendi dilinden devam edelim..
Sound of Silence o kadar büyük bir başarı elde etti ki,çok gençtim ve bundan ötesi ne olacak diye düşündüm.
Aynı hissi ,Graceland ve Still Crazy After All These Years sonraları da hissettim ki muhteşem histiler diyor.
Elvis Presley ve Michael Jackson hatta John Lennon bile şöhret yüzünden hayata veda ettiler .Şöhret öyle bir şeydir ki,almanız gereken bazı kararları size aldırmaz diyerek devamı için açık kapı ihtimalini bıraksa da,biz bunu şurada yaşanacak çok yıl kalmadı,biraz da kendimle başbaşa kalsam diye yorumluyoruz.
**
Bugün Boy in The Bubble, Sound of Silence ya da Kodachrome dinlemek belki yersiz ama Dazzling Blue veya So Beautiful or So What dinlenebilir.
**
Stranger to Stranger ‘ı belki de son Paul Simon albümü diye bloğumuzda paylaştık.
Sevenleri için 2015 yılında sanatçının Avrupa sahasında konserler için turlayacağını da ekleyelim.

27 Kasım 2016 Pazar

MASAL DİYARI HALLSTATT

Aslında çok kelimelerle aynı sonuca çıkacak bir yazı yazmak istemedik bugün.
Bu yüzden kısaca toplayalım isterseniz..
**
Hallstatt..
Görmek gerekir..
Nokta..
**
Biraz detayına girersek – Bad Ischl yazımız daha üstlerde –onun da okunması (ki o uzun bir yazı olmuştu) iyi olur düşüncesindeyiz.
Yok eğer bu bloğa ,bu yazının yazıldığı Kasım 2016 sonlarından daha ileri bir tarihte girdi iseniz,Mondsee yazıları da yazılmış olur ki onlar da okunmalı diye düşünüyoruz..
**
Hallstatt için iki satır daha yazalım..
Birincisi günübirlik orada olmaktan ziyade eğer bir gece de kalırım derseniz ,daha mutlu olursunuz,sabah erken saatte Hallstatt bambaşka..
Akşam yemeği için de konaklama için de Seehotel Grüner Baum ‘u tavsiye edelim.
**
Peki nasıl gidilir..
Bad Ischl’a gitmek avantaj yaratır.Bad Ischl’a Salzburg’dan otobüsle ulaşabiliyorsunuz.
Trenyolu ile de otobüs ile de Hallstatt-Bad Ischl arasını alabilirsiniz.
**
Masal diyarı deniyor..
Dünyada mutlaka görülmesi gereken yerlerden birisi deniliyor..
Bunların hepsi bir yana ..
Yüzünüzdeki gülümseme için Hallstatt’a gitmek gerekiyor..
Bizi de önceki yazılarımızı düşünürseniz,hiç yormadı Hallstatt..Kısa yazdık,bitti,görmek gerek fikri kaldı yadigar..
Not:Hallstatt bu haftasonunda videosu ve fotoğraflarları ile instagram hesabımızda haftasonu konuğumuzdu.Adresimiz @gurmehikayeleri

25 Kasım 2016 Cuma

GRAINSTACK MONET'NİN EN PAHALI ESERİ OLDU

İzlenimcilik ya da empresyonizmin ünlü temsilcisi  Monet’nin  1890-1891 yıları arasında yazın sonundan ilk bahara dek 25  kanvas serisini –Haystacks- Giverny-Fransa’daki evinin yakınlarındaki gözlemciliği ile resmetmişti.
Bu serinin içindeki “Grainstacks” –günbatımı – tablosu Christie’s ‘in düzenlediği müzayedede 81.4 milyon dolara alıcı bulurken,tüm zamanların en pahalı Monet eseri olan “Water Lily Pond”’u geçmeyi başardı.
Eserin normalde 45 milyon dolara satılması beklenirken , 2002’de Tom Morsico tarafından 12 milyon dolara alınan eser böylece aradan geçen dönemde % 578 lik değer artışı yaratmış oldu.
Son dönemde sanat eserlerine olan talebin yavaşladığının tartışıldığı dönemde Christie’s müzayedesi toplamda 246.3 milyon dolarlık ciro yaparken ,eserlerin % 80’inden fazlası beklendiği değerde alıcı buldu.
Paul Cezanne’ın 10 , Picasso’nun ise 9 milyon dolar ile alıcı beklediği eserleri de satılsa idi herhalde son dönemin en başarılı müzayedesi de gerçekleşmiş olacaktı.
Zozotown’ın sahibi olup aynı zamanda 2.6 milyar dolarlık varlığı ile Forbes listesinde de yer alan Yusaku Maezawa ise ise 1988 yılında hayata 28 yaşında veda eden Jean-Michel Basquiat eserine 57 milyon dolar ödedi.
**
Monet herkesin en sevdiği ressamlardan biri olmayabilir.
Ama bu biraz da “izlenimcilik” kelimesinin izlenim içeren düşüncesinin kişilerin kendince yorumlanmasından kaynaklanmaktadır.
Aslında izlenimcilik de tam olarak budur.
İzlenim deyince bir şey düşünürsünüz..
Hoş izlenimcilik anlamının 180 derece tersine savrulursunuz gerçi ama bunu farkında olmadan yaparsınız.
İzlenimcilik 19. Yy da dünyayı ve özellikle doğduğu yer olan Fransa’yı derinden etkilemiş ve sanatın her alanında kendini hissettirmiş bir akımdır.
Doğadaki unsurları objektif şekilde değerlendirmek yerine ,sizin ondan ne çıkardığınızı ortaya koyma anlamını taşır..
Monet’in son tablosu için de serinin varlığını bilmeden tek esere gitmek olmaz.Monet 25 farklı çalışması ile aslında renkler ,ışık ,görsellik derken ;toprağın varlığının ve zenginliğinin çarpıcı vurgusunu yapmıştır.Üstüste 25 eser..Bu bile aslında toprağın bereketinin ve varlığının önünde saygı ile eğilmesidir.
İzlenimcilikte doğa var..
Doğa da büyülüdür.

24 Kasım 2016 Perşembe

ŞARABIN OLMA SÜRECİNİ BİLİYORUZ YA PEYNİRİN..

Şarap nasıl yapılır biliriz..
Görmemiş olan da bilir..
Kafasında canlandırmaması için bir sebep yoktur..
Bilir çünkü ..
Şarap üreteni dinlerse bilgiçliğini pek sevmeyebilir..
Zaten dinleyeceği de üreticisi değil şarabın kendisidir..
Bu yüzden bilir..
**
Kısa dille anlatırsak da..
Üzümler bağlardan toplandıktan ve sapları ayrıldıktan sonra ,hasır sepetlerden su tankına boşaltılır..
Ayakla veya tahta kürekle ezilir..
Bastırma süreci de günde 3-4 kere olmak üzere şıra veya meyve suyuna dönene kadar devam eder..
Maya kimyasal reaksiyon için eklenir,köpüren şarabın üzerinde asılı kalan karbondioksit bulutlarını salan şekerler alkole dönüştürülür..
Zahmetli iştir..Baharda asmalar kırpılır,bakımı yapılır ve bağlanır.
Yazın ilk çiçek soğancıklarıyla beraber önlemler artar dualar eksik olmaz ki havalar bozmasın ..Çiçek soğancıklarının büyüdüğünü görmek evlat yetiştirmek gibidir,etlenir,salkım haline gelinir ve yaz ,güze devrederken morarırlar.
İşte hani tadı tam olmadı dediğiniz üzüm ile birlikte hissiniz geçerli hale gelir bunun devamında..Pastırma yazınız kapıyı çalacak mı,bekleme riskini alacak mısınız..Hepsi üreticinin aslında o bilgiçliğinin sahadaki tecrübesi ve tabi ki biraz da içgüdüsü ile ilgilidir..
Ama yine de en sonunda bu hissin temelinde şarap konuşur.
Ve şans da..
Nihai karar ile hasat zamanı dersiniz..
Sonra yukarıda yazdığımız  süreç başlar..
Kimisi bekletilmez ,yıllandırılmaz..
Kimisi için de erken deriz..Bu da üzümün,bölgenin ve beklentinin mirasıdır..
Biz gündeme lafla getirsek de bazen de üreticinin ihtiyacı ile de şekillenebilir..
**
Ama gerçek olan ..Ağza canlı bir şey koyduğumuzda bizi canlı yaptığıdır.
**
Peki hani şarabın en iyi arkadaşı peynir..
O farklı süreçlerden geçerek mi düşer önümüze..Hayır elbette..
İyi bir usta,ama daha az bilgiçlik sunanı, peynir mayasını süt danalarının dördüncü mide odacığının içindeki sümükdokulardan toplar.Kurutulduktan sonra yüksek asit ihtiva eden ve pıhtılaşma sürecine girmeden önce de küçük parçacık haline getirilmiş son durumunu şaraba da yatırır ki süt jel haline gelsin..
Genelde şaraba yatırılmışa hasretiz..
Ama işte bu maya toplar kazeinleri etrafına..
Sütte protein vardır dedirten kazein..
Sonra süt fıçıya gider..Misel kavramı da burada devreye girer zaten..
Alt suyun ayrılması gerekir..Usta işidir..
Ve tuzlanır..
Ve kabına konur..Kaymaklar tekerlerinin şeklini alır..
Hepsi hepsi bu..
Süt sağım odalarında imalatçıların kendi sütleri ile üretim yapılır..Herşey bu süreçte o kadar çabuk olur ki..Birbuçuk,ikibuçuk saat arasında herşey tamamdır..
Ama peynir..
O yıllanır..
Farklı bir yere ,belki de yerin altına ,doğal klimalı yere götürülür ki mayalansın..
Clifton Fadiman’in ünlü tanımıdır..
Peynirin iyisi,kötüsü,tatsızı ,tuzlusu vardır da..Aslolan sütün sonsuzluğa sıçramasından geri kalanının peynir olduğudur..
Tadına doyulmaz peynir..
Şarabın dostu peynir..
**
Kimileri nasıl ki süreçte şarabı kullanır,onu arkadaşı yapar..
İşte kimileri de doğal havalandırma ortamında yıllanırken zeytinyağına da yatırır peyniri..
İşte bunu alırsınız peynirde..
Sürecinde zeytinyağı yemiş mi damağınız anlar..
**
Birbuçuk iki saatte peyniri üreten ve onu dinlendirmeye çeken üretici bıkmadan o tekeri çevirir..Önce günde bir,sonra aralıklı hale gelen süreçle..
**
Ama bu değildir tabi..
Koyunu danası.Ne yerse,nerede doğalının güzelini bulursa o gelir önünüze..
Ot ve dikenli kirli tabanlardan beslenen hayvandan size gelen peynir tatsız..
Özenle ona yeme ortamı hazırlanan,papatyalarla ,çiçeklerle beslenen canlının ürünü ise rengi ile de kokusu ile de tadı ile de başdöndürücüdür..
Şimdilik bu kadar..
Bu ikili ile bol bol devam edeceğimiz için önce bize nasıl geldiklerine gittik..

22 Kasım 2016 Salı

2017 MİCHELİN YILDIZLARI ÜLKE ÜLKE AÇIKLANIYOR


Ünlü lastik markası Michelin eskiden taşımacılık sektöründe iken,uzun araç kullananlar birlikte olduklarında güzergahta konaklama yerlerinin hangisinin leziz hangisinin temiz ve tabi ki güvenilir olduğunu bildirirlermiş.Bütün bunların birarada toplandığı rehber,gel zaman git zaman dünyada hem prestje dönüşmüş hem de eski özelliğini bir başka deyişle “nereye gitsek” özelliğini korumuş.

2017 için Michelin’in hazırladığı rehberler yayımlanmaya  başladı.Bölgelerde kapatılan restoranlar yıldızlarını kaybederken, kimileri yıldızları ile vedalaştı kimileri ise prestijleri için son oldukça önemli bir dönemeç döndüler.

Bir karışıklık olmasın diye bir de ek not verelim.Yıldız aslında ustaya bir başka deyişle şef’e verilmekte.Fakat sektör o kadar büyüdü ki ,ünlü bir şefin birden değil beşten ondan fazla da girişimi oluyor.Bu yüzden artık şefi ile anılan hangi restoranın da bu kategoriye girdiği önem kazanıyor.Özellikle büyük metropollerdeki 2 ve 3 yıldızlı restoran şefleri için geçerli olan bu durumu not olarak iletelim .Evet İngiltere’de mesela iki büyük şefin 3 yıldızlı Londra apoletleri var ama ikisinin izi Paris’ten Londra Havaalanına dek gidiyor.

**

Sizlerle kimi bölgelerin 2017 listelerinden bazı bölümleri de  paylaşalım.

İSVİÇRE

Önümüz kış ,destinasyon da yakın ,İsviçre ile başlayalım.Ülke nüfusu bazında kişi başına en çok Michelin yıldızlı işletmenin olduğu ülke özelliğinde.

3 yıldızlı üçlü yerlerini muhafaza ederken,Peter Kogl yönetimindeki Cheval Blanc yine konuşulmaya devam edilecek gibi duruyor.Basel’de bulunan otel nehir kenarındaki Grand Hotel Les Trois Rois içinde.

Barcelona yazımızı okuyanlar için şehirdeki en iyi Japon mutfağının temsilcisini sizlere tanıtırken Wagyu Eti denenmeli demiştik.3 yıldızlı eşsiz deneyim fırsatına bu restoranda ulaşmak isteyenler için de Wagyu Eti tercih edilmeli.

Ülkede 19 2 yıldızlı ve 95  bir Michelin yıldızlı ülkede,

139 adet de Bib Gourmands adresi var..

Peki nasıl anlatalım bu Bib Gourmand olayını..

Kısaca şu şekilde..

Biz yıldız vermedik ama ,siz tatmadan geçmeyin..

Yarın büyük ölçüde bunların arasından yeni apolet takacaklar olacak ve muhtemelen fiyatları da katlanacak;gelişimini kaçırmayın durumu.

2 yıldızı yeni alanlar:

Silver (Vals)

Ecco (Zurich)

Bir yıldıza kavuşan  11 İsviçre restorantından bazıları ise şu şekilde.

IGNIV (Bad Ragaz), Le Murenberg (Bubendorf),Glow (Davos),Tse Fung (Cenevre)

İTALYA:

Ülkenin tablosunu sunarak başlayalım..

8 adet 3 yıldız (değişmeden korundu)

41 adet 2 yıldız,

294 adet 1 yıldız.

27 adet yeni yıldız takan var, 5 adet adres de 2 yıldızlı kategoriye yükseldiler.

**

Böylece Heinz Beck’in La Pergola’sı hala Roma’nın bir numarası.

Bistro 64-Magnolia –Assaje- The Corner  ve Per Me ise

Roma’nın yeni yıldız takan işletmeleri.Roma yeni iki yıldız takan 5’linin adres listesinde yer almazken;

Milano ise

Seta ve Mudec ‘in (yıldızını parlatan Enrico Bardolini önderliğinde) kategorilerini 2 yıldıza taşımalarına ev sahipliği yapmakta.

Milano’nun yeni yıldızlı adresi ise Felix Lo Basso.

Milano’nun içinde 3 yıldızlı restoran bulunmasa da artık tüm dünyanın bildiği Brusaporto –Da Vittorio Bergamo’nun Milano’ya yakınlığı ile bu açığı kapatan ikiliden biri. Aynı zamanda 8’linin içinde de en bilindik olanlarından.

 

BİRLEŞİK KRALLIK

Eşi benzeri olmayan deneyim diye nitelendirilen 3 yıldızlı restoranlardan bölgede 4 adet mevcut ve 2’si Londra’da.

Gordon Ramsay  Chelsea’de kendi adını taşıyan restoranı ve

Ünlü The Dorchester otelindeki yönetimi ile Alain Ducasse eşsiz deneyim yaşatan kişiler oluyorlar.

Özellikle pub listesini de incelemek isteyenler için bölgenin tüm listesi


adresinde bulunabilir.

 

NEW YORK:

Wall Street Journal’ı bugün okurken NY için atılan başlığı buraya taşırsak aslında daha kolay 2017-NYC yazabiliriz.

13  yeni NY restoranı Michelin yıldızına sahip oldu diyor manşet.

Per Se üç yıldızını korurken,Brooklyn’in Aska’sı  kategori yükselerek 2 yıldıza terfi etti.

Bölgede Michelin yıldızlı 77 restoran var.Geçen sene bu rakam 76 idi.

En çok yıldıza sahip bölge 12 restoran ile Brooklyn olurken, Queens’ten tek restoran listeye girdi.

Per Se’nin hakkında çıkan olumsuz haberlere rağmen 3 yıldızı koruması başarı olarak kabul edilirken,

Eric Ripert ‘in Le Bernardin’i ve

Daniel Humm’un Eelev Madison Park’ı eşsiz deneyim yıldızlarını korudular.

Destinasyona gidecek okuyucularımız Michelin’in web sitesinden tüm listeye ulaşabilirler.

HONG KONG

61 HK ve 19 Macau restoranı ile bölge 80 işletmenin yıldızını önümüzdeki yıl yansıtacak.

Aslında HK özerk iken Çin restoranı 3 yıldız almıştı,ama o zaman bölge Çin’e ait değildi.

Bu yüzden Lung King Heen ‘in şefliğinde 3 yıldız edinen  Cantonese Restoran ( Four Seasons Hotel –HK)bu kategorideki  ilk Çin restorantı başarısı olarak da değerlendirilmiş.

Fakat seveni sevmeyeni için bilgilendirmeyi de düşelim,önerilen lezzet olarak da domuz barbeküsü denilmiş.Gittik ama nereden bilelim olmasın.Kaldı ki ,zaten bölgenin yeni deneyimleri ödüllendirmeyi seven Michelin Organizasyonunda çok sayıdaki restoranda adını bilsek yemezdik denilecek çok sayıda yemek olduğu da hepimiz tarafından bilinen bir gerçek.

Bölgede üst düzey restoran olarak İtalyan şefin Bo İnnovation’ı tüm dünyaca biliniyor ,meraklısı için not olsun bu bölümde.

BELÇİKA ve LÜKSEMBURG

Brugge’deki De Karmelit kapanınca,Belçika’da 3 yıldızını koruyan 2 restoran kaldı.Kruishotem’deki Hof van Cleve takip edilesi şef Peter Goossens ile bölgede ismini dillere destan etmişti.Muhtemelen ödün vermeden devam edecek gibi duruyor.

Lüksemburg’daki Mosconi ise yeniden iki yıldıza döndü.

Yine de bölgenin Michelin ile hemşehrilik avantajını koruduğunu da atlayalım.

Belçika’da 20 adet 2 yıldızlı restoran var. Lüksemburg’un da özellikle şeflerin ilgi alanına giren bir yerleşim yeri olması sebebi ile iki ülkedeki yıldızlı işletme sayısı 165 ‘e ulaşmış durumda.

ŞANGAY- EN UCUZ MİCHELİN RESTORANI

Yükselen nüfusu pahalı hale gelen konut fiyatları ile Şangay(Shangai) içinde de iyi yemek yerlerinde artış var.

Fakat bu yazıda Çin’de artan yıldızları değil de dünya üzerindeki en ucuz Michelin Restoranını sizlere aktaracağız.

Canton 8   öğle yemeğindeki 7 dolar denk gelen menüsü ile şu anda yıldız sahibi işletmelerin arasında en ucuzu olarak adını duyurdu.

-devam edecek-

21 Kasım 2016 Pazartesi

GİRONA'DA PAS GEÇİLMEMESİ GEREKEN 5 ADRES

Girona için genel yazımızı yazdık.
Şimdi sizlere bölgeden 5 mekan iletelim.Bunların ilk sırasında ,ne yazık ki gidemediğimiz ama ünü artık Avrupa’yı da aşan dünyaca ünlü restoran var.
EL CELLAR DE CAN ROCA
Avrupa’nın en iyisi kabul edilen bu restoranda yer bulabilmek çok büyük marifet.Üç kardeşin,kendi iş bölümleri çerçevesinde yürüttüğü restoranla ilgili duyduklarımızdan bize “yaa “ dedirten ,ağacından zeytini ellerle koparıp yemek oldu.Masaya servis edilen ağaç ile ilgili çok sevdiğimiz bir dostumuzun deneyimini buraya aktarmış olalım.
Restoranın yemekleri,bahçesi ve tabi ki kavı dillere destan.
Rezervasyonu bile zor.
Ücret konusunda ise artık bir şey yazmanın anlamı yok.Bu kadar popüler bir restoran için pahalı –ucuz kavramı yerine ;
Gideriz-gitmeyiz düşüncesi ön planda olmalı.
Tıpkı Camus’nun “Mutlu Ölüm”ündeki  gibi..
Mutlu Ölüm diye bir şey yoktur.Anlamlı veya anlamsız hayat yaşanarak ölünmüş olunabilir.
El Cellar De Can Roca ..
Ya da size yol yaptıran başka bir yer,başka bir mekan..
Hayatın anlamı değil midir..
SUNSET JAZZ CLUB
Belki yolunuzun düştüğü gün bir canlı performans vardır,belki yaz aylarındaki müzik günlerine denk gelmişsinizdir.
Harika bahçesi,sıcacık inasanların  eşlik ettiği jazz ritmleri ve harika kokteyller ile beklentinizin ötesinde bir gece geçirmenize yardımcı olacaktır bu jazz club.
Yok eğer zaten festival için orada iseniz, zaten adımlarınız sizi oraya götürecektir.
Eski şehirdeki bu club ,yolunuz Girona’ya düşerse sizi bekliyor.
HOTEL GRAN ULTONIA
Konaklamanız için de değerlendirebileceğiniz bu otein roof-bar’ı geceyarısından sonra da ayakta kalırım diyenler için yaz aylarında bir ferahlama mekanı.
Caiporoska ve cava  ellerden düşmüyor.
LA FABRICA –BİSİKLET CAFE
Ortam güzel,dekor şahane,ilginç tshirtler satışta,sahipleri ilgili ,kahveler enfes.
Bisikletseverlerin değil,ortam Pirenelere yakın olunca bizzat bisikletçilerin mola verdiği ;güne başladığı ya da antremandan döndüğü yere uğramak gerek.
MASSANA RESTAURANT
Pere Massana ve eşi Ana Roger’ın liderliğinde ,Girona’da El Cellar de Can Roca’da yemek yiyemezseniz veya alternatif bir yer de aradığınızda sizi bekleyen restoranı kaçırmayın.
Michelin ödüllü restoranda set menünün dışında set de şarap menüsü var ve eşleştirme yöntemi deneniyor.
Tuna balığı ile ve domatesin içiçe girdiği salata leziz,Fas pancake’i Bagrir’in karidesli karışımı harika.
Mantarlar doğadan ve vahşi,istakozlar büyük ve trüflü carpaccio ile içiçeler..
Lezzet şöleni sürüyor..
Deniz tarağının eti rosto halinde masada ki bunu aslında patates içine evde de denemek gerekir.
Restoran yumurtayı seviyor,bunu not olarak düşelim.Domuz kısmını biz pas geçtik ama İspanyolların meşhur domuzu da menüde..
Tavşan omuzu ise menünün yıldızı diyecekken tatlılar ekleniyor.
Şaraplar ise harika..
**
Böylece Girona içinde gezmek,görmek dolaşmak dışında sizlerle 5 mekan ile de birlikte olduk.
Yeni yazılarda buluşmak üzere.

20 Kasım 2016 Pazar

ORTAÇAĞIN GİRONASINDAN BUGÜNÜN JAZZ FESTİVALİNE

Önce biraz döneme bakmak gerekir ki daha rahat Girona gezelim birlikte.
**
Senelerden 1492 ile 1496 arası Yahudilerin İber Yarımadasından sürgün dönemi diye geçer ,o dönemi Girona bazlı ele almaktansa civarlarda neler oluyor diye hafızamızı yenilersek daha daha güzel gezeceğiz çünkü sadece Girona’yı değil,bazı başka yerleri de..Tabi diğerlerine de sıra geldiğinde..
**
1492-96 arası sadece Yahudilerin İber’i terketmeye zorlandırıldığı dönem değildir.Aynı zamanda İspanya’daki son Müslüman egemenliğinin de son bulduğu dönemdir.Ya da Granada’nın da Katolikleşmesidir diyelim.
Bu arada 1494 yılında Portekiz ile İspanya Tordesilla Anlaşması ile sınırlarını oluşturur,sadece bununla da kalmaz,birbirimizi ganimetler için yemeyelim;İspanya batıya,Portekiz ise doğuya ve Afrika’ya açılsın diye anlaşır..
İtalya’da yavaş yavaş şehir devletlerin başlaması vardır.Kuzey İtalya’da Roma İmparatorluğunun sadece adı kalmıştır.
Fransızlar devrededir,İtalya Savaşları 1494-1503 arasındadır.
İsviçre Roma İmparatorluğundan ayrılmıştır.
Osmanlı Balkanlar benim demiştir..
İspanya için Pireneler güvenli bir sınırdır..
**
Ferdinand ve Isabel’in evlenmesi ile sorunsuz kalan İspanya, Yahudilerin çoğunlukta olduğu Girona’nın da sarsıldığı 1492 yılından önce Katulunya da da ,Granada da da egemen değildiler.
Girona aslında zaman zaman gerilimli günler yaşasa da Kabalistik düşüncenin en önemli okullarından birine evsahipliği yapmakta ve Yahudiler kendi mahallelerinde yaşamakta idi.Papa 13. Benedict’in Talmud’un öğretilmesini yasaklayan 1415 tarihli bildirgesinden sonra da göç almış ve bölgeye yeni Yahudiler de gelmişti.
Kıyım döneminde, mahallenin kendisine savunma yapan duvarlarının o dönem yok olduğunu düşünmemek gerekir.19. yy da Girona yaşadığı gerilimli savaş dönemlerinde var olan korunma duvarlarını daha teknolojik silahlar karşısında da kaybetti.
Ama bilinen konu..
Tüccarlar,bilginler,seyyahlar,hahamlar hepsi dönemde din değiştirmeye zorlanıldılar,
Ya da sınırdışı edildiler.
Binlercesi yakıldı,işkence gördü,infaz edildi.
Binlercesi de yeni yurt aramaya gittiler..Gittikleri yerlerde sinagog çıkışlarında yoksulluk ve hastalıktan bitap halde kalanlar,gettolar –yahudi mahalleleri kuranlar- oldular..
30-40 sene sonra Avrupa bu izleri yaşarken..
1492-96 arasında Girona ve Granada’dan kaçanların istikametlerinden biri de Osmanlı İmparatorluğu idi..
Selanik ve İzmir yerleştirilme,İstanbul ise yerleşebilme yerleri açısından başı çeken 3 önemli kentti.
**
Kısacası..
Seneler sonra İspanyol hükümeti kökeni İspanya’da olan ve zorla sürülen Yahudilere çifte vatandaşlık verme kararı almış olsa da
Girona aslında acının ve katliamın yaşandığı yerlerden biri idi.
Ama bir taraftan da sığınak  idi,birlikte bir yerlere kaçabilme umudunu taşıyabilmenin ,yola devam etmenin de merkezlerinden biri idi.
**
Bugün Girona’da Yahudi mahallesini gezmenin,dar sokakların varlığını anlamanın, kazı sonuçlarına göre her evin altlarında ,yer altında sığınakları bulmanın sebebini uzun yazdık..
Şimdi Girona gezelim o halde..
**
Şehrin girişinde aslan var –eskiden Yahudi mahallesine giriş için bizdendir –değildir ayrımının kolayca yapılmasına yararmış- bu heykeli okşayanın yolu Girona’ya yeniden düşer derler
**
Eski şehirdeki Katedral da nehrin diğer tarafında.Dar sokaklar arasında gezinti için basamaklar arasındaki tabelalar sizleri yönlendirecektir,İslamiyet mimarilerini ve hamamlarını da göreceksiniz.İslamiyet  mimarisi hakim çünkü eskiden Girona’ya dek uzanan haritalar ile gelen baskınlık bu şehirde kalanlara ek olarak cami de sunmuş ama mevcut katedralin oradaki caminin yıkılmasından sonra aynı yere yapılması ile şehrin sembolü olduğu için şehirde eski bir cami bulunmamakta.
**
Girona çiçekler şehri olarak biliniyor.Çiçek festivali Mayıs ayının ortasında düzenleniyor.
**
Tapaslar güzel,gece eğlenmeyi seven yerel halk da var.
**
Onyar Nehri ,nehrin kenarındaki renkli evler ve Gustav Eiffel’in elinin değdiği Eiffel Köprüsü anınızın kalması için görülmesi gereken birliktelik içinde.
Girona dediğimizde de zaten bu içiçelik ilk sırada yer alıyor.
BİSİKLETÇİLER ŞEHRİ GİRONA
Bu satırların yazarları olarak bisiklet sporuna meraklı bir çiftiz.Zaman zaman yazılarımıza da rastlayacaksınız.
Pirenler sezona hazırlanmak için son derece uygun bir yer olduğu için Girona bazı önemli profesyonel bisikletçiler de dahil olmak üzere ,çok sayıda bisikletçinin yaşam yeri.
Bu yüzden de bisiklet cafeler şehirde mevcut.Gidilmişken pas geçmek olmaz.
GİRONA GURME HAFTASI
Yolunuzu sonbaharda bölgeye düşürmeniz için ikna edici bir tarih olabilir.
**
GİRONA JAZZ FESTİVALİ
Girona ve Costa Brava çok sayıda festivale ev sahipliği yapmakta.
Mayıs-Kasım arasında gerçekleşen müzik festivallerinin en önemlisi Girona Jazz Festivali ve A Capella Festivali.
Konuklar açısından bir önceki seneye göre daha memnun etmeyen bir festival yaşadı 2016 senesinde Girona.Eylül ayındaki festivalin beklentileri karşılamaması üzerine 2017 ve 2018 takvimleri takip edilmeli denilmekte.Biz de iletelim.
Girona için iki restoran,iki eğlence yeri ve bir bisiklet cafesi yazımızı da sizlerle ayrı bir yazıda paylaşacağız.

19 Kasım 2016 Cumartesi

TRIPADVISOR ÜYELERİ 2016 YILININ EN İYİLERİNİ SEÇTİ

TripAdvisor  2016 yılı için üyelerinin seçimlerini yayımladı.
Yemek keyfimizle başlayalım sonuçları iletmeye..
İşte
2016  YILINDA EN İYİ ve SEÇKİN YEMEK DENEYİMİ SUNAN RESTORANLAR
1.Martin Berasategui (Lasarte-İspanya)
2. Maison Lameloise (Chagny – Fransa)
3. L’Auberge de I’III (Illhaeusern- Fransa)
4.Belmond Le Manoir aux  Quat’Saisons (Great Milton –İngiltere)
5. Ristorente Don Alfonso 1890 (Sant’ Agata Due Golfi –İtalya)
Yakın komşumuz Yunanistan’dan Funky Gourmet –Atina listede kendine 16. Sırada yer bulurken;
Eşsiz El Celler De Can Roca (Girona) 13. Sırada yer aldı.
DÜNYADAKİ EN İYİ MERKEZLER
1.     Machu Picchu (Peru)
2.     Büyük Şeyh Sayed Camii (Birleşik Arap Emirlikleri)
3.     Angkor Vat (Kamboçya)
4.     Aziz Petrus Bazilikası (Vatikan)
5.     TacMahal (Hindistan)
Kurtuba Camii ve El-Hamra sarayı ikinci beşlik bölümde 6 ve 8. Sırada yer alırken ,Aya Sofya Camii 12. Sırada yer buldu.
HERŞEY DAHİL SİSTEMDE DÜNYANIN EN İYİ OTELLERİ
1.Excellence Playa Mujures (Meksika)
2.Ikos Olivia (Yunanistan)
3. Bel Ombre (Mauritius)
4.Kurumba Maldives (Maldivler)
5.Grand Velas Riviera Nayarit (Meksika)
Ülkemizden Voyage Belek’in listeye 9. Sıradan dahil olduğunu görüyoruz.
Burada dikkat edilmesi gerekilen konu fiyata göre alınan hizmet olduğu gerçeği aslında.Meksika ve Yunanistan’ın daha başka otelleri listede yer alınca ,görsel manzaraların da müşteri memnuniyetinde etkili olduğunu görmekteyiz.
Ki Dominik Cumhuriyeti ve Jamaika’dan da listeye giren otel bulunmakta.
**
TripAdvisor sonuçta ,müşterilerin rahatça yorum yapabildiği bir alan.
2016 yılında gezenlerin seçimleri ise bu şekilde sonuçlandı.
Daha detaylı inceleme için TripAdvisor’ın web sitesine bakabilirsiniz.

18 Kasım 2016 Cuma

VİYANA'DA CAFELERİ GEZELİM ARADA DA BİR ŞEYLER YİYELİM DERSENİZ..


CAFE SPERL

Viyana’da ilk durak Cafe Sperl.

Neden Cafe Sperl..

Before Sunrise ‘ı izlemeyen nerede ise yoktur; hatta üçlemenin en iyi filmidir diyen de –bizler gibi – çoktur.

Viyana’ya gitmeden Before Sunrise izlemekte fayda vardır diyelim ,

Viyana’ya gitmeden Before Sunrise izlemekte fayda varmış vesselam deyin sizde ,gidince..

Viyana ile ilgili aralarda da yazacağız..

Bazı şehirler vardır,sevgilinizle gitmezseniz olmaz.Venedik gibi.

Viyana’da bu tattadır.

Düşünüyoruz ,konuşuyoruz kendi aramızda..

Viyana’yı seviyor muyuz diyoruz..

Öyle içten bir evet çıkmıyor..Hadi gidelim desek gider miyiz hemen diyoruz..

Evet sesi gür çıkıyor.

Viyana bu aslında..

Filmdeki telefon konuşmasının çekildiği mekan da Cafe Sperl..

Daha çok yere gideceğiz..Bu yüzden önerimiz güçlü olan Einspanner

**

CAFE BRAUENERHOF

Gittiğimizde check-in için şöyle yazmışız.. Eski Ustalar’ı okumuş ve sevmiş bizler için Thomas Bernhard’ın aşinası olduğu kafede olmak güzel.

Kapitalizme karşı olan Bernhard’ın kapitalistlerce sevilmesinin aynasıyız hepimiz.Ve O da.

Aslında bana ters gelse de ,burayı da Havelka’yı da severim demekte..

**

O halde Havelka yakın madem oraya gitmeden önce bu güzel mekanın keyfini çıkarıyoruz.

Tercihimiz:Groser Bauner

 

HAWELKA CAFE:

Muhabbet yerindeyiz.Daha salaş bir cafe,ama ünü kurulduğu andan itibaren hakkında yazılanlarla kendini aşmış bir mekan.

Viyana’dan yolu geçen ünlü bildiklerinizin de mutlaka uğradığı söylenir.

Dorotheergasse ‘dedir.

Stephansplatz’dan  Graben’e dönünce üçüncü sokaktadır.

Hawelka’da Melange içilir.

O halde tercih kısmı kendiliğinden ortadan kalkmış oldu.

**

Biraz mola..

Schmetterlinghaus’da –Kelebekler müzesi – kısa bir müze gezisi ve hemen yanındaki yüksek tavanlı restoranda birşeyler atıştırma iyi gelir.

**

Mola bitti..

İstikamet;

KLEINES CAFE:

Filmden kopmayalım..Hala sigara yasağı yokken Avusturya’da ,sigara içen içeride de kahvesine dışarı çıkmadan devam edebilir.

Kleines Cafe’ye neden geldik.

El falına bakılan sahne vardı ya filmde..

Oradayız.

CAFE KORB:

Freud nerede biz oradayız diyecek olan varsa;

İstikamet Korb.

Tercihimiz Mazagran –ben içinde rom olan kahve içmeyi sevmiyorum diyen olabilir-

İkinci tercih Milchkaffee o halde..Latte..

DEMEL :

Meşhur Demel ‘deyiz.

Eklerler söylendi,Verlangerter de tercihimiz..

Daha hafif bir kahve ,Groser Brauner’in boyu biraz daha büyüdü..

Kahve hafif ,mekan bilindik.

Demel’in girişindeki logoyuda içine alarak saraya doğru deklanşöre de bastık..

Sonra döneceğiz bu yoldan ama kısa bir süre için saraya doğru hemen gidelim..

Hafif kahve içtik..Biraz sertleştirelim..

CAFE HOFBURG  ya da IMPERIAL CAFE

Çok kalmak isteyen kalsın tabi ki..

O zaman kahve seçimi değişsin ama..

Kalındı mı uzuyor zaman..

Hemen Kurzer istedik..Yanında likör –tercihen badem –isteyen de varsa talep edebilir..

Biraz acıktık artık..

**

Hala gidilecek yerler var..

Ama geldiğimiz yoldan dönerek kendimizi

ZUM SCHWARZEN KAMEEL

e atıyoruz.

İstridye ,bol meze ve beyaz şarap.

Daha ne olsun..

Tatlar damaklarda kaldı,yarın yine uğrarız dendi ve vedalaştık.

**

Cafe Bellaria ‘ya gidesimiz yok..Enfes tatlar hala ağzımızda ama gidilir.

KUNSTHİSTORISCHES CAFE

Sanat tarihi müzesinin cafesi..

Efsane birçok cafeden daha fazla mutlu edebilir..Not olarak sunalım..Çünkü zaman geç oldu..Pas geçiyoruz.

CAFE LANDTMANN:

Ve geldik..

Marlene Dietrich’ten Paul Mc Cartney’e..

Seçimi kaybetmese başkan yazacağımız H.Clinton’dan Freud’a kadar herkesin uğradığı mekanda

Tercihimiz Apfelstrudel –vanilyalı tercih-

İsteyen Aperol Spritz tercih edebilir ama konumuz madem kahve

Schwarzer ‘i tercih ediyoruz. (donduk diyerek içeri giren içinse sıcak çikolatadan gerisi de yalan olur)

CAFE SACHER –Salzburg’a kalsın.

Biz onu demedik ama demek isteyen varsa diye hatırlatalım.Yoksa zaten gelmişken  Sacher’de yemeden olmaz diyecek olan demeyecek olandan çoktur.Akşam yemeği tercihi Landtmann veya Sacher’de de yapılabilir

**

FIGLMULLER:

Şnitzel için Landtmann’da yediğim diğer yerlerde yediklerimden daha iyi idi diyen bir dostumuza sorduk.Figlmuller’den de mi..

Yok rezervasyon yaptırmadığım için kuyruğuna da girmedim dedi..

Noktalı virgülü böyle yapalım,rezervasyon rahat ettirir..

CAFE CENTRAL:

Güne nokta koyalım.

Freud da burada,Kafka da..

Siz de..

Doyduk aslında..

Kleiner Brauner tercihimiz..

Likörümüz Stroh..Avusturya liköründeyiz.

**

Uyuduk uyandık,yine acıktık..

Doğal olarak kahvaltı mekanına ilerliyoruz.

Adres

HAAS & HAAS TEEHAUS

Şahane mkan,şahane kahvaltı ve muhtemelen dayanamayıp biraz da eve birşeyler alsam dediniz.

**

İtalyanlar cappuccinolarını 11.00 e dek içerler..

Michaelerplatz’ta

CAFE GRIENSTEIDL

A geçip cappuccinomuzu da yudumluyor ve biraz da ağırdan alıyoruz.

**

Viyana’yı seviyoruz diye sesimiz gür çıkmasa da

Hadi Viyana’ya mı gitsek dediğimizde Evet diyoruz..

**

Evet diyenler ve demeye hazır olanlar için hazırladık bu rehberi de..