Şarap nasıl
yapılır biliriz..
Görmemiş
olan da bilir..
Kafasında
canlandırmaması için bir sebep yoktur..
Bilir çünkü
..
Şarap
üreteni dinlerse bilgiçliğini pek sevmeyebilir..
Zaten
dinleyeceği de üreticisi değil şarabın kendisidir..
Bu yüzden
bilir..
**
Kısa dille
anlatırsak da..
Üzümler
bağlardan toplandıktan ve sapları ayrıldıktan sonra ,hasır sepetlerden su
tankına boşaltılır..
Ayakla veya
tahta kürekle ezilir..
Bastırma
süreci de günde 3-4 kere olmak üzere şıra veya meyve suyuna dönene kadar devam
eder..
Maya
kimyasal reaksiyon için eklenir,köpüren şarabın üzerinde asılı kalan
karbondioksit bulutlarını salan şekerler alkole dönüştürülür..
Zahmetli
iştir..Baharda asmalar kırpılır,bakımı yapılır ve bağlanır.
Yazın ilk çiçek
soğancıklarıyla beraber önlemler artar dualar eksik olmaz ki havalar bozmasın
..Çiçek soğancıklarının büyüdüğünü görmek evlat yetiştirmek
gibidir,etlenir,salkım haline gelinir ve yaz ,güze devrederken morarırlar.
İşte hani
tadı tam olmadı dediğiniz üzüm ile birlikte hissiniz geçerli hale gelir bunun
devamında..Pastırma yazınız kapıyı çalacak mı,bekleme riskini alacak mısınız..Hepsi
üreticinin aslında o bilgiçliğinin sahadaki tecrübesi ve tabi ki biraz da
içgüdüsü ile ilgilidir..
Ama yine de
en sonunda bu hissin temelinde şarap konuşur.
Ve şans da..
Nihai karar ile
hasat zamanı dersiniz..
Sonra
yukarıda yazdığımız süreç başlar..
Kimisi
bekletilmez ,yıllandırılmaz..
Kimisi için
de erken deriz..Bu da üzümün,bölgenin ve beklentinin mirasıdır..
Biz gündeme
lafla getirsek de bazen de üreticinin ihtiyacı ile de şekillenebilir..
**
Ama gerçek
olan ..Ağza canlı bir şey koyduğumuzda bizi canlı yaptığıdır.
**
Peki hani
şarabın en iyi arkadaşı peynir..
O farklı
süreçlerden geçerek mi düşer önümüze..Hayır elbette..
İyi bir
usta,ama daha az bilgiçlik sunanı, peynir mayasını süt danalarının dördüncü
mide odacığının içindeki sümükdokulardan toplar.Kurutulduktan sonra yüksek asit
ihtiva eden ve pıhtılaşma sürecine girmeden önce de küçük parçacık haline
getirilmiş son durumunu şaraba da yatırır ki süt jel haline gelsin..
Genelde
şaraba yatırılmışa hasretiz..
Ama işte bu
maya toplar kazeinleri etrafına..
Sütte
protein vardır dedirten kazein..
Sonra süt
fıçıya gider..Misel kavramı da burada devreye girer zaten..
Alt suyun
ayrılması gerekir..Usta işidir..
Ve
tuzlanır..
Ve kabına
konur..Kaymaklar tekerlerinin şeklini alır..
Hepsi hepsi
bu..
Süt sağım
odalarında imalatçıların kendi sütleri ile üretim yapılır..Herşey bu süreçte o
kadar çabuk olur ki..Birbuçuk,ikibuçuk saat arasında herşey tamamdır..
Ama peynir..
O yıllanır..
Farklı bir
yere ,belki de yerin altına ,doğal klimalı yere götürülür ki mayalansın..
Clifton
Fadiman’in ünlü tanımıdır..
Peynirin
iyisi,kötüsü,tatsızı ,tuzlusu vardır da..Aslolan sütün sonsuzluğa sıçramasından
geri kalanının peynir olduğudur..
Tadına
doyulmaz peynir..
Şarabın
dostu peynir..
**
Kimileri
nasıl ki süreçte şarabı kullanır,onu arkadaşı yapar..
İşte
kimileri de doğal havalandırma ortamında yıllanırken zeytinyağına da yatırır
peyniri..
İşte bunu
alırsınız peynirde..
Sürecinde
zeytinyağı yemiş mi damağınız anlar..
**
Birbuçuk iki
saatte peyniri üreten ve onu dinlendirmeye çeken üretici bıkmadan o tekeri
çevirir..Önce günde bir,sonra aralıklı hale gelen süreçle..
**
Ama bu
değildir tabi..
Koyunu
danası.Ne yerse,nerede doğalının güzelini bulursa o gelir önünüze..
Ot ve
dikenli kirli tabanlardan beslenen hayvandan size gelen peynir tatsız..
Özenle ona
yeme ortamı hazırlanan,papatyalarla ,çiçeklerle beslenen canlının ürünü ise rengi ile de
kokusu ile de tadı ile de başdöndürücüdür..
Şimdilik bu
kadar..
Bu ikili ile
bol bol devam edeceğimiz için önce bize nasıl geldiklerine gittik..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder